Alper YIlmaz Röportajı

Başlatan Sertaç E., Eyl 26, 2006, 14:12

sertac

[list:[img]Sıcak bir kahve eşliğinde;buradan New york'a uzanan bir gecenin kısa özetinde;Alper Yılmaz ile Bas gitar ve Müziğe dair bir çok konuda nacizane düşüncelerimizi paylaştık;umuyorum ki keyif alırsınız.
 


 

Alper Yilmaz-Sertaç Ekiz


Selamlar Alper Abi; Basgitarist.com'dan Sertaç ben.

Merhabalar Sertaç. Nasilsin?

Iyiyim sizi sormali?

Vallahi iyidir. Bugün isi ektim, evden çalisiyorum. O yüzden keyifler yerinde...

Ne güzel;Bizde karli bir Istanbul'a hazirlaniyoruz
Ne zaman müsaitsiniz?Bir kahveye gelicem de :)

Su anda yaklasik bir saat kadar vaktim var.

Hemen basliyalim mi?

Tamam...

Müzige Baslarken neler seni etkiledi?Ya da söyle diyelim;Müzik nasil basladi?Kimler Seni etkiledi?

Gitara 11 yasinda Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde okurken merak saldim. Öncesinde muhtelif çocuk korolarinda sarki söylerdim. Ama Anadolu Lisesi bünyesinde bir sürü ögrenci orkestrasi vardi. Hazirlik sinifindayken okul orkestralarinin konserlerinden çok etkilendigimi hatirliyorum. Ilk olarak Beatles'tan parçalar çalmaya basladim. Orta 1'deyken de ilk ekibimi kurdum; 1981 yili. Tabii o zamanlar sadece gitar ve vurmalilar çaliyordum.

Peki Bas Gitar ne zaman basladi?

Zaman zaman elime bas gitar alip, son derece de keyif aldigimi hatirliyorum. Ama ciddi bir sekilde basa geçisim 1993 yilinda Yahya Dai'nin beni Tuna Ötenel orkestrasinda bas çalmaya davet etmesiyle oldu. Öncesinde zaman zaman Yahya'nin ekiplerinde bas çalardim, ama gitar daha öncelikliydi benim için. Bas çalmaktan çok da anladigimi söyleyemem o dönemde. 1995 yilinda ABD’ye geldikten sonra tamamiyla basa yöneldim.



Su an üzerinde çalistiginiz bazi projeler var;Bunlardan biraz bahsedelim,giris olarak?

Temel olarak su anda üç ana proje üzerinde yogunlasiyorum. Birincisi düzenli olarak çalismakta oldugum bir üçlü. Basta ben, soprano saksafonda Mike McGinnis ve davulda Andy Sanesi'den olusuyor. Bu ekiple Nisan ayi içerisinde ilk solo albümüm için kayda girecegiz. Ekibe alto saksafonda Dave Binney ve klavyelerde Jon Davis katilacak. Sanirim önümüzdeki Aralik ayi içerisinde albümü tamamlamis ve yayimlamis olacagim. Ikinci proje Tolga Tüzün'le birlikte üzerinde çalistigimiz bir proje. Bu ekiple sik sik konserler veriyoruz. Yalniz Tolga önümüzdeki sene Fransa'ya gidiyor bir seneligine. O yüzden sanirim bir süre askiya almak zorunda kalacagiz. Bir diger proje de Sarcastic Fringehead adli bir rock müzik projesi. Bu ekip sesi açisindan Steely Dan ve Jamiroquai tarzinda. O ekipte sadece eslik müzisyeni olarak çalisiyorum. Yeni bir stüdyo kaydi yaptik. Sanirim yakinda o da yayimlanacak.

Sanirim Merak edenler;sitenden projeler hakkinda sample'lar ile fikir edinebilirler.(Benim gibi)http://www.alperyilmaz.net

Sitedeki kayitlar sadece canli performanslardan kesilmis çalismalar. Ses kalitesi açisindan çok iyi olduklari söylenemez. Ama müzigin yönelimi açisindan fikir verebilir.

Ben dinledim;gayet güzeller;Kbit önemli degil nasil olsa,hemen aklima gelmisken;
Müzik disinda bir is var mi?

Lisans egitimimi Endüstri Mühendisligi üzerine aldim. Sonrasinda Ekonomi dalinda Yüksek Lisans ve Doktora derecelerim var. Su anda müzik disinda bir firmada Transfer Fiyatlandirmasi uzmani olarak çalisiyorum. Ayni zamanda iki üniversitede yari-zamanli ekonomi dersleri veriyorum. Ama bunlardaki temel amaç kendi çalmak istedigim müzigi destekleyebilmek için gerekli mali rahatligi saglamak. Yoksa tabii ki gönül tamamen müzikte...

Anliyorum abi;Hemen hemen tüm röportaj yaptigim müzisyen abilerimize sordugum bir soru var;
Son zamanlarda Bas gitar veya diger enstrümanistlerin projeleri daha da gündeme gelmeye basladi.Ilk albümlerini kayit etmeye niyetli müizsyenlere neleri tavsiye edersiniz?

Oldukça zor bir soru aslinda. Açikçasi albüm yapmis müzisyenlerden benim bu sekilde bir öneriye ihtiyacim var diyebilirim. Ama temelde sunu söyleyeyim... Özellikle bas ve davul gibi eslik enstrümanlarini çalan müzisyenlerin solo projelerinde düstükleri en büyük sikinti kendi enstrümanlarini öne çikarmak için müzigin genelini çok fazla göz ardi etmeleri... Bunun önüne geçebilmek için öncelikle özgün bir ses elde etmek, daha sonra da enstrümanimizin bir bütün içerisindeki eslik ve solo rolünü çok iyi algilamamiz gerekiyor. Yoksa pek çok basçi ve davulcunun albümü açikçasi etüd kitabi gibi. Müzikal açidan çok keyif verdigini söyleyemem. Son zamanlarda kendi albümüm için ön hazirliklara basladim ve çok yogun bir sekilde bas albümleri dinliyorum. Maalesef albümlerin çok büyük bir kisminin bu hataya düstügünü görüyorum. Sanirim ön hazirlik asamasi çok çok önemli. Partilerin çok iyi bir sekilde hazirlanmasi, düzenlemenin kafada tamamiyla oturmus olmasi, birlikte çalisilacak müzisyenlerin çok iyi seçilmesi, hatta düzenlemelerin gerekirse o müzisyenlere göre yeniden yapilmasi lazim. Tabii bundan sonra isin teknik hazirliklari geliyor. Çünkü stüdyoda son derece hizli ve bir o kadar da verimli olmak gerekiyor. Çok fazla stüdyo tecrübesi yoksa, bir producer'la çalismak faydali olabilir bu açidan.



Yani bir çok bas gitarcinin albümü daha çok müzisyenler için hazirlaniyor gibi sanki; sanki bir yaris var sanki ve dinleyici unutuluyor gibi.Melodik ve armonik yapidan çok teknik konular önde gibi.

Açikçasi bu özellikle caz müzigi için geçerli. Yapilan çalismalarin çogu averaj dinleyiciden ziyade büyük ölçüde sadece müzisyenlere hitap ediyor. Geçenlerde Dave Liebman’in “Self-portrait of a Jazz Artist: Musical Thoughts and Realities” kitabina göz atiyordum. Orada bunu açikça itiraf ediyor diyebilirim.

Pek çok basçi gerekenin çok altinda armoni biliyor aslinda. Teknigin bu derece öne çikmasi biraz da ondan kaynaklaniyor olabilir. Özellikle bab çok seksapeli olan bir enstrüman degil. Ancak teknik öne çikinca daha enteresan bir hale gelebiliyor averaj dinleyici için...

Ama bununda dozunda kullanilmasi gerekli degil mi?
Yani basi böyle taniyinca insanlar;Asil yapisindan çok uzaklasiyor gibi geliyor..

Kesinlikle katiliyorum. Maalesef o dozun ayari kisiden kisiye çok degisiyor. Önemli olanin müzik oldugunu unutmamak lazim. Bas sadece bizim (bas gitaristlerin) kendimizi müzikte en iyi ifade edebildigimiz araç aslinda. Yani önce müzisyen, sonra basçi olmak lazim diye düsünüyorum. Aslinda piyasaya bakacak olursak, müzisyenlik yönünün öne çiktigi basçilarin daha çok arandigini, daha fazla kayit ve performansa davet edildiklerini görüyoruz. Aklima örnek olarak John Patitücci, James Genus ya da Will Lee geliyor...

Konu ile alakali olarak beraber çalistiginiz müzisyenlerde en çok nelere dikkat edersiniz?

En dikkat ettigim özellik kisinin kendine özgü bir sesinin olmasi ve çalmak istedigim müzige bu sesi getirmesi. Tabii bu sesi ekibe getirirken diger müzisyenlerle uyum içinde çalismasi ve en önemlisi de müzigi dinlemesi gerekiyor. Ben genelde parçalarimi çok detayli bir sekilde düzenlemektense, müzisyene büyük bir rol birakmayi tercih ediyorum. Dolayisiyla, degisik kadrolar, ayni parçayi çok degisik sekillerde seslendirebiliyorlar. Yani ben sadece müzigin genel hatlarini belirliyorum. Isin gerisi sahnede ya da stüdyoda her bir elemanin katkisina bakiyor.



Peki Genel olarak merak edilen konularin basina Ekipman geliyor;Sahne ve Studio ekipmanlarinizi ögrenelim.Isin magazinsel kismi gibi ama biraz?

Temel enstrümanim 5 telli bir Fodera Matt Garrison Signature Model. Yalniz bu bas için seçtigim ahsaplar Matt'inkinden biraz farkli. 70'lerin jazz bass' i tarzinda bir tona ihtiyacim oldugunda kendi yapimim olan 4 telli bir bas kullaniyorum. Bu basin üzerinde Aero Instruments tarafindan Fodera için üretilmis pickuplar ve Sadowsky marka bir preamfi var. Gövdesi sert külagaci (hard ash), sap ve klavye de akcaagaç (maple)...

Bir de 4 telli bir perdesiz Fender Jazz Bass'im var. Bunun sapi üzerinde Sadowsky bir parça çalisti. Ben de elektroniklerini biraz degistirdim. Fender Custom Shop '60s Jazz Bass pickuplar koydum. Bu basta da Aero’lara dönmeyi ve Sadowsky ya da Aguilar bir preamfi eklemeyi düsünüyorum.

Amfi olarak Acoustic Image ya da Walter Woods tercihim. Canli performanslarda iki adet 1x12 inçlik Bergantino hoparlör kullaniyorum. Bir de 1x15 inçlik Bag End’im var. Efekt olarak müzigin içerigine bagli olarak dbx160A kompresör, Line 6 Echo Pro, Lexicon Jamman, ve Boss Octave kullaniyorum. Stüdyoda Aguilar’in DB680 modeli preamfisinden ya da DB900 modeli DI kutusundan direk sisteme giriyorum, ayrica da Bergantino hoparlörler önüne konan mikrofonlarla toplam 3 ya da 4 kanal kaydediyorum. Tellerim DR Strings, kablolarim da Monster ya da Planet Waves.

Peki sadece kendiniz için mi bas yapiyorsunuz?

Su anda baskalarina yaptigim iki bas var elimde. Benim kendi basimin bes telli modelleri...

Resmi var mi;çünkü ben sitede bulamadim.Simdi insanlar merak edecekler

Sitedeki sarimtirak renkli jazz bass tipi bas benim kendi yapimim. Diger enstrümanlarin resimleri henüz yok, çünkü bu baslar yapim asamasinda...

Siraya girmekte fayda var yani :)Peki abicim;Çok zamanini almak istemiyorum;Son bir soru daha sorayim..Bas gitar'a baslayacak yeni arkadaslara önerilerin?



Rica ederim daha yeni yeni isiniyoruz...

O zaman daha çok sorarim valla

Seve seve yanitlarim, ne demek...Basa yeni baslayacak arkadaslar öncelikle ciddi bir temel müzik egitimininden geçmeliler bence. Bu noktada teori, kulak egitimi, ve enstrüman teknigi çok önemli. Sadece bas dinlemekten ziyade müzigin geneline dikkat etmeleri, diger entrümanlarin sololarini transcribe ederek, bas üzerinde çalmaya çalismalari çok faydali. Ayrica bas ve tiz anahtarlarini iyi okuyabilmeleri lazim. Kendilerine idol olarak seçtikleri bazi basçilarin müziklerini çok iyi özümsemeleri, ama sonrasinda kendi özgün seslerini bulmaya çalismalari gerekiyor. Bu hiçbir zaman bitmeyen bir arayis tabii...

Peki simdi abi sen USA'dasin.sanirim NY'da.di mi?

Evet.

Orada müzik yapmak ile Türkiye'de müzik yapmak arasindaki fark nedir sence?Yani senin gözlemledigin?

Benim yapmaya çalistigim tarz müzik (agirlikli olarak caz temelli) alaninda New York'ta çok çok iyi bir sürü müzisyen var. Dolayisiyla Türkiye'ye göre rekabet ortami çok daha agir. Görebildigim kadariyla burada maddi açidan yasam daha zor, dolayisiyla müzisyenler için yasam çok da kolay degil. Ama bunun yaninda New York inanilmaz bir egitim platformu. Sehirdeki istediginiz bir müzisyenden ders alabilmeniz, canli olarak dinlemeniz, hatta kendi performanslariniza çalmak üzere davet etmeniz mümkün. New York'taki müzisyenler ayni zamanda inanilmaz derece egitimli. O yüzden gerek stüdyo çalismalarinin, gerek canli performanslarin hazirlik süreçleri çok daha kisa sürüyor... Türkiye'de (özellikle Istanbul'da) kültür farkliliginin getirdigi inanilmaz bir potansiyel var. Bu üretkenlige dönüstürüldügü zaman son derece enteresan çalismalar ortaya çikabiliyor.

Açikçasi idealimdeki yasam yilimin yarisini Istanbul'da, diger yarisini da New York'ta geçirmek. Tabii benim deneyimim daha ziyade caz müzigi alaninda. Diger dallari o kadar iyi bildigimi söyleyemem.



Peki;Bizim ülkeden takip edebiliyor musunuz yeni projeleri;daha ziyada bas gitaristleri?

Türkiye'de çikan bas albümleri içerisinde sadece Kamil (Erdem) ve Gürol Agirbas'in çalismalarini biliyorum. Bir de Nurhat'in (Sensesli) ve Eylem'in (Pelit) sirasiyla Laco Tayfa ve Habbecik'le yaptigi isleri dinleme sansim oldu. Sanirim bir de Alp Ersönmez'in Quartet Muartet'le çalismasi... Açikçasi hepsinin kendine özgün tarzlari ve sesleri var. Arada keyifle dinliyorum... Diger isimleri, özellikle yeni dönem basçilari, çok tanidigim söylenemez...

Peki Alper Abi;bos zamanlarinda neler yaparsin?Bir de En son izledigin konser mesela?

Bos zaman? Sinema, mimari, yakin dönem Türkiye ve son dönem Osmanli tarihi, ve politika ilgilendigim alanlar. En son konser? Jon Davis Trio, ve Dave Binney and Friends (Dave Binney, Chris Potter, Adam Rogers, Craig Taborn, Scott Colley, Brian Blade).

Son olarak;Bu benim merak ettigim bir konu;Benim de Solo bir projem var;Uzun zamandir ugrastigim bir proje;Yurt disinda da bir sans edinebilmek için;(Maddi anlamdan bahsetmiyorum)ne gibi bir yol izelemek gerek sence?

Yurt disinda sansla ne kastediyorsun? Buraya yerlesmek gibi mi, yoksa burada pazarlayabilecegin bir dagitim agina mi ulasmak mi?

Yurt disinda yaptigimiz müzigin pazarlanmasi gibi?

Bu benim çok bilebildigim birsey degil, ama sadece sesli düsüneyim. Açikçasi bu bir parça tarzla, bir parça da temaslarla ilintili. Türkiye'de üretilmis bir çalismanin uluslararasi pazara girebilmesi için, oradan bazi tinilar içermesi gerekiyor sanki; en azindan burada ticari açidan daha fazla sansi var. Özellikle Amerika pazari için buradan bazi müzisyenlerle temasa geçip, onlari da albümde kullanmak faydali olabilir. Son zamanlarda çok popüler oldu ve benim çok bildigim ve ilgilendigim bir tarz degil, ama oradan bazi müzisyenlerle buradakileri kaynastirip ortaya birseyler çikarmak iyi bir yol olabilir. Büyük firmalarla kayit kontratlari çok zor. Iyi olmanin ötesinde sansli olmayi, ve iyi is iliskilerinin olmasini da gerektiriyor. Ayrica maddi açidan bu tarz bir kontratin müzisyen, özellikle caz müzisyeni, açisindan çok da tatmin edici oldugunu sanmiyorum. Bir de pazarlama sistemi yavas yavas perakende satis magazalarindan internet ortamina kaymaya basladi. Tower Records gibi bazi büyük firmalar bile neredeyse iflas asamasinda, klasik müzik ve caz bölümlerini oldukça daraltmaya basladilar. O açidan, çalismalarini internet üzerinde kendi web sitenden satmaya çalismak daha kolay ve karli olabilir. Dedigim gibi sadece sesli düsünüyorum. Açikçasi ben de bu konuda çok fazla kafa yormus ve bir is modeli gelistirmis degilim.

Sevgili Alper Abi;Gerçekten çok memnun ve mutlu öldüm;Umarim ki aklinizdaki tüm istek ve dilekleriniz gerçek olur.
Bize zaman ayirdiginiz için tekrar tesekkür ederim.

Çok tesekkür ederim, Sertaç. Benim için de çok büyük keyif oldu... Ben de basarilar diliyorum.

Bir dahaki sefere görüsmek üzere diyorum.Güle güle.

Iyi aksamlar…


(Sanatçi hakkinda detayli bilgi almak için kisisel web sitesi http://www.alperyilmaz.net adresine ugramayi unutmayiniz)

Copyright ® 2005 Basgitarist.com.Izin alinmadan kullanilmasi yasaktir.
 [/list:u:[img]